..Zamanı gelmişti bir şeylerin artık. Belki vazgeçiş, belki kaçış, belki de korkusuzca üzerine yürüyüş. Arkaya bakmadan, ağlamadan, ağlatmadan…
Soğuk esen rüzgârlar ve boş ıssız sokaklar… Sessizliğin içinde kopan bir çığlık. Esasında gerekli bir şeydi bu çığlık. Bir şeyleri hatırlatan, ama bu hatırlatışın yanında birden çok duyguyu aynı anda yaşatan… Sessizliğin içinde sesten başı ağrıyan bir Burak. Tahammülü zor olsa da dayanmayı öğrendim buna. Yine bir kaybın eşiğinde milyonlarca soru işareti. Muammanın esir aldığı bir mantalite. Kısmi yaşam, kısmi ölüm. Soğuk bir nefes belkide. Yağmur taneleri hiç bu kadar sert vurmamıştı pencereme. Ve belkide sonbahar hiç bu kadar erken gelmemişti. Kalpte açılan büyük bir yara... Perdelerin üzerindeki bir sürü yama… Karanlıkta kaybolmuş gibi. Gözlerden yaş yerine akan sessiz harfler… Biraz acı, biraz keder ama çok büyük hüsran. Kısır döngünün tam ortasında bir yaşam. Ne kadar yaşam denirse tabii...
Bir şeyleri beklemekten sıkıldım. Bu savaş, bu acı, bunca gözyaşı ne uğruna?
Bilinmezlik. Bunun yanında çok ince birkaç çizgi. Gerçekten prestij kaybına uğramış birkaç duygu. Bunun beraberinde getirdiği büyük bir kaos. Kaosun benden alıp götürdüğü birkaç kavram. Kaybettiğim bu kavramların eksikliğini hissetmeye başlama evresi. Daha sonra fark ediyorum ki bu kaos beni benden götürmüş uzaklara, çok uzaklara. Yani kayıplarda bir Burak... Belkide olması gereken buydu. Bunca yıl haykırmayışımın bir sonucuydu bu…
Kalabalık ve kırık kaldırımların üzerinde gereksiz egoları tatmin etmek için yapılan yürüyüşler… Bu kalabalığın içinde yalnızlık. Hak edilmeyen yaşam. İşte “ kelebek” burada gün yüzüne çıkıyor. Bir kuşun kanadındaki kıvılcım belkide bunca yangını çıkartan. Yanmaya hazır bir kalp, bu kalbin üzerinde alkol. Ve bitkin, inançsız bakışlar. Yara bere içinde bir yüz. Yorgun gülümseler, kurumuş yapraklar ve gelen bir güz. Elveda demek için kalkan eller bu sefer dua etmek için kalkıyor. Yalvarış, haykırış ve biraz isyan belkide… “Neden?” diye sormaya cesareti kalmamış bir insan. Boş bakan gözler. boş konuşan bir dil... Küfredilen bir yaşam... Ve bunların hepsine sahip bir Burak. Tutunacak birkaç tane ama sağlam dal ve yeniden başlayan kelebek etkisi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder